FITCH Türkiye Notu ne Söylüyor?

 

Analiz: Evren Devrim Zelyut

 

Geçen haftayı kapatırken uzun süredir sıkıntılı haberler almaya alışmış Türkiye’ye bu sefer güzel bir haber geldi: Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Türkiye’nin kredi notunu "B"den "B+"ya yükseltirken, not görünümünü "durağan"dan "pozitif"e çıkardı.

Bu karar, Şimşek’le beraber gerçekçi bir ekonomi politikası adımlarının küresel ekonomi çevreleri tarafından onaylandığını gösterdi. Yani siz doğru işler yapamaya başlarsanız bunun karşılığını alırsınız mesajı verildi.

Kararı yanlış yorumlayan 2 kesim var.

Birincisi, iktidar taraftarları. Sanki ekonomide bütün sorunlar çözülmüş ya da kısa sürede çözülecekmiş, bunun göstergesinin de FITCH kararı olduğunu iddia edenler…

İkincisi, muhalifler. Ekonomide düzelen bir şeyin olmadığını, kararın anlamsız kaldığını, zira yatırım yapılabilir seviyeden hala çok uzak olduğumuzu söyleyenler…

İkisi de yanlış… Neden mi?

Şimşek geldiğinde Türkiye saçma sapan politikalar sonucunda ödemeler dengesi krizine doğru koşan bir ülkeydi. Yani ilaç ve petrol ithal edememe riski ile karşılaşması potaya girmişti.

Yeni ekonomi yönetimi derhal faizleri artırmaya başlayarak liradaki kıyameti önledi. İç ve dış yatırımcılara, üreticilere

gerçekçi yani sorunları çözecek işler yapacaklarını söylediler. Ülkenin sermaye akımı çekebilmesi için kara para temizliği yani gri listeden çıkmak için gerekenler yapıldı.

Ancak Kahramanmaraş depremi öncesi kuru tutmak için bütün rezervler yenilip bitirilmişti. Felaket geldiğinde kasa bomboştu. Oluşan masraf ise tümüyle halka yıkıldı. Zamlar ve vergiler silindir gibi halkı ezdi.

Devlet çarkı dönmeyi başarmıştı ama büyük bir enflasyon oluşmuştu.

Sözün özü Şimşek enflasyonu durdurmak için gizli bir IMF programı uygulamaya başladı. Yani büyük yatırım harcamalarını ertele, bütçe açığını zamlar ve vergilerle kapa, faizi artır, yabancı sermaye çek.

***

Bir de şu konu var: Türkiye Arjantin ya da Venezuela değil. Jeostratejik önemi var. Kuzeyinde Ukrayna’daki savaş aslında Rusya+Çin/ABD+AB savaşıdır. Güneyde Ortadoğu karışmış bir durumdadır. AB’ye milyonlarca göçmen akını Türkiye sayesinde durdurulmaktadır.

Hal böyle olunca, dış politikada ABD ile yumuşama, İsveç’in NATO üyeliğine onay verilmesi gibi adımlar Türkiye’ye olan bakışı 2003- 2010 arasındaki kadar iyi olmasa da bir miktar düzeltti.

***

An itibari ile Türkiye’ye yönelik olumlu not kararını ekonomide yapılanlar hak etmiştir. Ama not hala çöp seviyesindedir ve buradan çıkmak için 3 kez daha not artışı gereklidir. O zaman bu not kararı ülkedeki sorunların çözülmesi adına güzel bir başlangıç olsa da daha alınacak çok yol vardır.

***

Vatandaş 2024 yılında da yüksek enflasyon altında ezilmeye devam edecek. İktidar 2,6 trilyonluk devasa bütçe açığını zamlarla kapatırken halkı yine limon gibi sıkılacaktır.

Zaten FITCH bile enflasyonun 2024’te ortalama yüzde 58 ve yıl sonunda yüzde 40 olacağı tahminine yer vermiştir. Bu enflasyonun düşmesi demek değil sadece üç haneli felaketten dönülmesi anlamını taşımaktadır.

40 rakamı az bir seviye değildir. An itibari ile 500 TL olan kıymanın yüzde 40 artacağı anlamına gelir. Yani fiyatın en az 700 TL olmasından bahsediyoruz…

FITCH ayrıca 2024’ün ilk çeyreğinden sonra yurt içi talep ve özel tüketim üzerinde daha güçlü bir etki yaratan sıkı politika karışımının, görece zayıf dış taleple birleştiğinde büyümenin bu sene yüzde 2,8’e gerilemesine neden olacağını söylüyor. 2025 için beklentileri ise yüzde 3,1 olmuş…

2,8 rakamı ülkede işsizlik can yakmaya devam edecek anlamına geliyor. Büyüme yoksa açılan iş yeri yok demektir…

Sonuç: Bu nota bakarak zafer ya da yenilgiden bahsetmek saçmalık olur. Sadece doğru işleri yapmaya devam etmek gerek. Notun artması yüzünden yabancı sermaye akımı patlatmasa da akışın bir miktar hızlanması beklenebilir. Özellikle borsada bilançoları iyi şirketlerin yabancı talebine konu olması daha da artacaktır. Sermaye akımları kurun 50+ olmasını önleyerek 40 civarında denge bulmasını sağlayabilir.

Enflasyon dinamiklerine baktığımızda;bütçe açıkları nedeniyle yapılan zamlar, Merkez’in bastığı para ve yapısal tarım+sanayi sorunları enflasyonu yukarı taşırken bu kötü tabloya kur geçişkenliği etkisinin düşeceğini değerlendiriyoruz.

Yani kur 50+ olsaydı tarım ve sanayinin kullandığı girdilerdeki artış daha büyük bir enflasyon dalgası yaratırdı. Ancak bu etkinin azalması dediğimiz gibi kuvvetli bir ihtimal oldu. Bu etkiye bağlı olarak FITCH’in 40 civarı enflasyon beklentisine katılmak mümkün.

Politika faizinin 45 olduğunu düşünürsek yıl sonu itibarıyla +5 puanlık pozitif reel faiz ortaya çıkmaktadır. O zaman Amerikan Merkez Bankası FED’in Mayıs ayında başlatacağı faiz indirim dalgasına TCMB’nin de Eylül gibi katılması mümkün görünüyor.

Faizlerin ve kurun sınırlarının aşağı yukarı belli olduğu bir ortamda rüzgar borsanın arkasından esebilir.

Ücretliler ise 2027 yılına kadar sıkı dursunlar; çünkü 2028 seçimleri potaya girmeden onları kimse hatırlamayacak!

Haber Kategorisi
Özel Haber